Hastalıklarla mücadele eden ya da sağlık açısından hassas bir dönemde olan insanlar için mutfağın iyileştirici gücü çoğu zaman göz ardı edilir. Oysa mutfak, yalnızca karın doyurmak için değil, bedeni ve ruhu beslemek için de vardır. Ben de kendi tecrübelerimden ve araştırmalarımdan yola çıkarak, kış mevsiminde nasıl bir beslenme düzeni oluşturabileceğinizi, küçük dokunuşlarla mutfağınızı nasıl bir şifa kaynağına dönüştürebileceğinizi paylaşmak istiyorum.
Öncelikle sezonun güçlü malzemeleriyle başlayın
Doğa, her mevsim ihtiyacımız olanı bize sunuyor. Kış mevsimi de bağışıklık sistemini güçlendiren, içimizi ısıtan lezzetlerle dolu. Balkabağı, kereviz, pancar, turp gibi sebzeler yalnızca vitamin ve mineraller açısından zengin değil, aynı zamanda sofralarımıza renk katarak bizi keyiflendiriyor. Sık sık yaptığım benim favorim, kereviz ve elma ile yapılmış limonlu zeytinyağlı bir salata oluyor, hem hafif hem de ferahlatıcı.
Aralık ayında yılbaşı ruhunu da unutmadan, narı sofralarınıza eklemeyi unutmayın. Nar, sadece bereketin sembolü değil, aynı zamanda bağışıklık sistemine destek olan güçlü bir antioksidan kaynağıdır. Sabah kahvaltılarında yoğurdun üzerine serpiştirilmiş bir avuç nar taneleri, güne hem lezzetli hem de enerji dolu keyifli bir başlangıç yapmanızı sağlar.
Ya sıcak çorbalar ve doyurucu tarifler
Koruyucu önlem alması gerekenlerin kış aylarında en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden biri, vücut ısısını koruyacak ve besleyici öğelerle dolu bir öğündür. Bu noktada çorbalar devreye girmeli . Anneannelerimizin meşhur tarhana çorbası, benim her zor anımda içimi ısıtan bir kurtarıcı olmuştur hep. Üstelik içine biraz zeytinyağı be sarımsak ekleyerek hem sağlıklı yağlarla zenginleştirebilir hem de lezzetini artırabilirsiniz.
Kendi deneyimlerimden öğrendiğim bir şey varsa, sağlıkla ilgili hassas bir süreçteyken yemek yemek bir rutin değil, bir seremoni olmalı. Tabağa koyduğunuz her malzemeyi bilinçle seçmeli, her lokmanın şifa olduğunu hissetmelisiniz.
Şekeri değil, doğal tatlıları tercih edin
Yılbaşı yaklaşırken tatlılar, kurabiyeler ve bol kalorili ikramlar gündeme gelir. Ancak bunları daha sağlıklı alternatiflerle değiştirmenin keyfi bambaşka. Mesela, bu yılın favori tatlısı benim için unsuz bir muzlu brownie oldu. Büyük boy muz, yumurta, kakao ve biraz bitter çikolatayla yapılan bu tarif hem sağlıklı hem de inanılmaz lezzetli. İsterseniz üzerine ceviz serpiştirerek yılbaşı ruhuna uygun bir sunum yapabilirsiniz.
Zeytinyağı ise mutfağın altın anahtarı
Sağlıklı bir mutfağın olmazsa olmazı kaliteli bir zeytinyağıdır. Özellikle doğal,natürel sızma ve taş baskı zeytinyağları hem yemeklerinize enfes bir tat katar hem de bedeninize iyi gelir. Koruyucu bir hasta olarak ben zeytinyağını her fırsatta soframda bulunduruyorum. Salatalarda, çorbalarda, hatta kahvaltıda üzerine biraz kekik serperek tüketin. Nefis, tadına doyulmaz bir lezzet üstelik.
Yılbaşı için son bir not
Yılbaşı, yalnızca sofralarda değil, ruhumuzda da bir yenilenme hissi yaratır. Ailenizle ya da sevdiklerinizle paylaşılan bir yemek, bedeniniz kadar ruhunuzu da besler. Benim yılbaşı soframda mutlaka bir araya gelişin sıcaklığını hissettiren bir yemek olur. Bu yıl, belki de hep birlikte pişirebileceğiniz bir sebzeli hindi güveci deneyebilirsiniz. Hem hafif hem de sevdiklerinizle paylaşılmaya uygun bir yemek olur.
Sağlık, yalnızca ilaçlarla değil; sevgiyle hazırlanan bir tabak çorba, taze pişmiş bir somun ekmek ve en önemlisi, bu yemekleri paylaşan dostlarla iyileşir. Kendi mutfağınızda bir şifa kaynağı yaratın, yılbaşı ruhunu sofralarınıza taşıyın. Her lokmanın, her kokunun ve her sohbetin tadını çıkarın. Çünkü mutfak, yaşamın kalbidir.
Bir sonraki sayımızda görüşmek dileğiyle..