Çok sık duyarız ‘Dilim kemiği yoktur’ sözünü bunu anladığım çok zamanlar oluyordu, ancak ülkece geçtiğimiz zor zamanlarda herkesin söz hakkı olduğu düşüncesi dışında biraz da bu düşüncelerini nasıl dile getirdiklerine baktım. Paylaşımlarda, toplumun tüm kesimleri bir düşünce içerisinde ve onu sonuna kadar savunuyor öyle de olması gerekiyor. Peki bu düşünceleri savunurken neleri kaçırıyoruz biz, ne ara kaybettik birbirimizin düşüncelerine saygı duymayı, dinlemeyi ne ara unuttuk? Karşımızdakini dinlemiyoruz, ne demek istiyor anlamıyoruz, hangi olaylar yaşanıyor biz hangilerine cevap veriyoruz. Kafamızda sadece ona vereceğimiz cevap var, dinlemek yok. Geride anlamsızca kurulan cümleler, birbirini anlamamış taraflar ve cevaplanmamış sorular kalıyor ve tabii ki bir de ortaya atılan bomboş laflar. Ülkenin ana gündemi haline gelen, o iç yakan acıları hep beraber hissederek yaşıyoruz.
Peki içimizdeki öfkeyi neden hep bu durumlarda dışa vuruyoruz? Empati duygusunu unutup şuursuz cümleler yazıp geriye çekiliyor keyfini uzaktan izleyerek çıkartıyoruz.
Son yaşanan felaketlerde ne gördüm biliyor musunuz? Bu vatanı sevenler; elinden gelen tüm imkanlarıyla zorda kalanların yanındaydı. Bir de, ülke yansa bu vatan topraklarını kullanıp çıkar sağlayan menfaatçileri gördüm malesef. Biz biz olalım, biz bir olalım diline geleni pervasızca söyleyenlere kulak asmayalım.
Ne güzel demiş: 'Eğer çok konuşmak faydalı olsaydı, Allah iki ağız bir kulak verirdi. Onun için, çok dinleyip az konuşmak gerek.' Şems-i Tebrizi.
Sağlıkla ve sevgiyle kalın..